Sezon
başı itibariyle Eurocup’ta yer alan dört Türk takımının şu ana kadar
sergiledikleri performansları inceleyelim… Genel olarak –Galatasaray Odeabank haricinde- Eurocup’taki temsilcilerimizin
sezona hayal kırıklığı yaratarak başladığını söyleyebiliriz.
GALATASARAY ODEABANK:
Ergin Ataman’la dördüncü sezonuna başlayan Galatasaray, sezona yeni isim
sponsoruyla beraber Sinan Güler-Vladimir Micov-Ege Arar haricinde tamamen
yenilenen kadrosuyla başladı. McCollum-Sinan-Micov-Caleb-Lasme beşine kenardan Şafak-Schilb-Göksenin-Ege-Dorsey
destek vermeye çalışıyor ve Joey Dorsey’nin ‘altıncı adam’ olduğunu söylemek de mümkün.
Ataman’ın
hastalığında, ilk iki maçta takımı yardımcı koç Yağızer Uluğ çalıştırdı.
Trabzon deplasmanında ikinci çeyrekteki müthiş savunma eforu ve hücumda
özellikle Sinan-Dorsey’nin katkılarıyla farkı açan Galatasaray, maç sonuna
kadar rahat gitti ve zorlu deplasmanı beklenenden kolay atlatmış oldu… Neptunas
deplasmanında çok yüksek tempolu bir maç oynandı, Galatasaray rakibinin yüksek
skora ulaşmasına engel olamadı ama son çeyrekte McCollum fark yaratan isim oldu
ve 32s- 4a ile oynayan McCollum’un liderliğinde GS bir galibiyet daha aldı…
Sezonun ilk iç saha maçında Efes’le karşılaştılar; uzun süreli sakatlara ek
olarak Heurtel-Birkan-Cedi’den yoksun olan Efes Granger’ın harika performansı
ve Derrick Brown’ın da iyi oyunuyla rakibinden üstün oynadı. McCollum’un büyük
hayal kırıklığı yarattığı maçta Galatasaray’ın rakibinden iyi oynadığı tek
bölümün üçüncü çeyreğin son 7-8 dakikası olduğunu yazmak mümkün. Bu bölümde
Şafak ve Göksenin’in müthiş istekli oyunları ve Caleb Green’in de skor katkısı
ibreyi GS lehine çevirmişti ama son bölümde McCollum-Granger eşleşmesiyle
beraber ivmeyi alan Efes son beş dakikada maçı kopardı… AEK sezona önemli
yatırımlarla girmişti ama şu anda takım olamadıklarını görüyoruz. İlk dokuz
dakikada farkı çift hanelere çıkaran GS, farkı 20’li sayılara kadar çıkardı.
Üçüncü çeyreğin başında ivme yakalayan AEK farkı 11 sayıya kadar indirse de,
karşılığında GS yakaladığı seriyle maçı bitirdi.
Galatasaray’ın
gelecek haftalardaki fikstürüne bakalım; ligde Fenerbahçe derbisi ve
Darüşşafaka Doğuş ile deplasmanda oynanacak olan maç Aralık’a kadar
oynayacakları iki Euroleague takımına karşı oynayacakları maçlar olacak…
Eurocup’ta ise bu hafta oynanacak olan Hapoel karşılaşmasını kazanması
durumunda grubu muhtemelen ilk 2’de bitirecek olan Galatasaray, Nizhny ile grup
liderliği için karşılaşabilir.
BEŞİKTAŞ SOMPO JAPAN: Geçen sezonun
sonlarına doğru Henrik Dettman’ı koçluğa getiren Beşiktaş yine kadrosunu baştan
aşağıya değiştirdi. Yabancı tercihi genellikle Amerikalılar’dan kullanılırken,
en önemli transferin Maciej Lampe olduğunu yazabiliriz.
Sezonun
ilk maçında, ligin son şampiyonu Pınar Karşıyaka’yı konuk eden Beşiktaş maça
hiç tutunamadı; maç beş dakikada bitti diyebiliriz… Eurocup’taki ilk maçta yine
çok yüksek tempoda oynayan Litvanya takımı Lietuvos Rytas’a konuk oldular. İlk
bölümde dış şutlarda başarısız olan Rytas, farkın açılmasına engel olamadı.
Üçüncü çeyrekte de fark çift hanelerde ilerlerken, maçın sonlarına doğru tablo
değişti. Rytas farkı eritmeye başlarken, Beşiktaş da top kayıpları ve yanlış
hücumlarla adeta Rytas’a yardımcı oldu. ‘Sürenin bitmesi Beşiktaş’ı kurtardı’
gibi bir cümle kursak yanlış olmaz diye düşünüyorum… Ahmet Kandemir’in
koçluğunu yaptığı Yeşil Giresun’a konuk olan Beşiktaş, maça felaket bir giriş
yaptı. Beşiktaş skoru dengelese de, Giresun’un tecrübeli yabancıları maça
ağırlıklarını koydular ve takımlarını galibiyete taşıdılar… Son olarak da ‘Avtodor felaketi’ geldi. Koçlar
Dettman-Greenberg olunca maçın çok yüksek tempoda geçmesini bekleyebilirdik ama
Beşiktaş rakibin hücum hızına yetişemedi ve savunmada da hiçbir şey yapmayınca
Avtodor çok rahat farkı açtı. 30-15’lik ilk çeyrekle beraber maçın da bittiğini
söyleyebiliriz.
Beşiktaş’ın
Kasım ayında ligde birbirinden zorlu maçlara çıkacağını görüyoruz. İlk olarak
TS deplasmanı var, Efes’le oynanacak olan maçtan sonra Antep deplasmanı ve
Fenerbahçe ile derbi maç oynanacak. Eurocup’ta ise Beşiktaş’ın önündeki üç
maçtan ikisi kritik olabilecek olan PAOK ve Zenit deplasmanları, Beşiktaş bu
deplasmanlardan birini bile kazansa tur için büyük avantaj kazanacak ama
ikisini de kaybederlerse, krize dönüşebilir.
BANVİTSPOR:
Geçtiğimiz yılın Eurocup yarı finalisti, kadrosunu –Simmons ve Tolga haricinde-
komple değiştirerek sezona başladı. Fortson-Slaughter-Johnson ile heyecan verici
bir dış rotasyona sahip olsalar da Maxim Mutaf’ın sakatlığı ve Fortson’u
yedekleyecek başka bir gardın olmaması handikap yarattı. Dört numarada Moerman
çok isabetli bir transfer oldu ama pivot bölgesinde sıkıntı var. Vidmar zaten
savunmada önemli sıkıntıları olan bir oyunu, Carmichael’ın sakatlanmasından
sonra transfer yapılmadı ve Stephens gibi oldukça vasat bir oyuncuyla devam
edildi.
Sezonun
ilk maçında, Buducnost deplasmanına çıkan Banvit, maça iyi başladı ama
Buducnost molasından sonra tamamen dağıldılar. Gard pozisyonunda Cook’un Fortson’ı
tamamen ezmesi ve forvetlerde de Sehovic-Dragicevic ikilisinin üstünlük
kurmasıyla Buducnost maç boyunca sıkıntı yaşamadı… Ligde Trabzonspor’u konuk
eden Banvit, yine maça çok iyi başladı ve farkı çift hanelere kadar taşıdı.
Üçüncü çeyrekte Trabzon oyunu dengeledi ama Trabzon’un dar kadrosu ve taraftarın
da etkisiyle Banvit farkı tekrar açarak galibiyete uzandı… Eurocup’ta ise en
güçlü kadroya sahip olan Unics Kazan’ı konuk ettiler ve önceki iki sezonda
olduğu gibi Unics galip geldi. Kaimakoglou’nun oynamadığı maçta ikinci çeyrekte
arka arkaya altı pozisyonunda bomboş üçlük şansı yakalayan Unics hepsini
değerlendirdi ve farkı açtı. Son çeyrekte Banvit direnç gösterse de fark dört
sayının altına inmedi, son dakikalarda Unics tecrübeli oyuncularıyla hata
yapmadı ve galibiyeti elde etti.
Banvit’in
ligdeki üç maçının ikisi İstanbul deplasmanı; Efes ve Fenerbahçe’ye konuk
olacaklar. Kasım sonuna kadar görece kolay bir fikstürleri olduğunu söyleyebiliriz…
Eurocup’ta ise Steaua-Trabzon deplasmanları ve Aris maçı var; Banvit –son haftalarda
sıkıntı yaşamamak adına- bu üç maçtan en az ikisini kazanmak zorunda.
TRABZONSPOR MP:
Geçtiğimiz sezonu Eurochallenge finali-lig yarı finali ile çok iyi bir şekilde
bitiren Trabzonspor, Markovic’in ilk tam sezonu başlarken en önemli isimler
Hardy-Velickovic-Stipanovic ile erkenden sözleşme uzatmıştı. Diğer yabancılar
ise; Euroleague seviyesinde oyuncular olan Kinsey-Kulig ve geçen seneyi Cantu’da
geçiren Darius Johnson-Odom oldu.
İlk
maçlarda TS’nin beklenenden uzak olduğunu söyleyebiliriz. Yukarıda da
bahsettiğimiz Galatasaray maçında ikinci çeyrekte durdular ve devamında da maça
dönemediler… Aris maçında TS beklenenden fazla zorlandı diyebiliriz, ilk
dakikada Velickovic’in sakatlığından sonra Kulig’in de faul problemine girmesi
takım adına handikap yarattı ama genellikle iki-üç sayı önde götürdükleri maçı
galip bitirdiler… Yukarıda bahsettiğimiz Banvit maçında da Velickovic’i
aradılar; Türk oyuncuların beklenenden düşük seviyede oynadıklarını görüyoruz…
Steaua deplasmanı ise kağıt üstünde en kolay deplasmandı ama yine olmadı; maç
sürekli tek haneli farklarla gitse de son dakikalarda farkı kapatamayan Trabzonspor
yenilgiye mahkum oldu…
31 Ekim’deki
Pınar Karşıyaka deplasmanı Aralık’a kadar ligde çıkacakları en zorlu maç olacak
diyebiliriz… Eurocup’ta ise önümüzdeki iki hafta Trabzon’da Buducnost-Banvit’i
konuk edecekler. Bu iki maçı da kazanırlarsa, iş çok kolaylaşır ama ikisini de
kaybederler grupta dördüncülük yarışına kalabilirler…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder