13 Ekim 2015 Salı

Türkler'in Avrupa macerası


Son yıllarda Avrupa'da hem Şampiyonlar Ligi olsun hem de UEFA Avrupa Ligi olsun pek fazla ilerleyemediğimiz, son sezonlardaki başarısızlıklarımız az çok çoğumuzun gözüne çarpmış, dikkatimizi çekmiştir. Peki bu neden? Son zamanlarda yaşadığımız şike olayları, yönetim hataları olsun birçok sebepten futbolumuz, oyunumuz o spor sevgimiz kayboluyor. Sadece bununla kalsa yine iyi diyebiliriz. 

Fakat yaşadığımız bu olaylar yüzünden Avrupa'ya gidecek takım sıralamamız da Milli Takımımız da bu durumdan etkilenir hale geliyor. Yetişen oyuncularımızın boş yere harcanması gerekenin değerin bir türlü gösterilmemesi, saçma sapan harcanan paralar, boş transferler... Bu liste uzar gider. Hele ki şu son dönemlerde yapılan boşa yatırımların ve yaşlanmış artık şu süper yıldızlıkları kalmamış oyunculara paraları önlerine boşaltıp illa sana paraları basacağız gel bizde oyna adımız duyulmakla da takım iyileştirilmez, tekrar toparlanma böyle sama bir şekilde olmamalı ki olmaz da zaten. Umarım Avrupa'daki şu başarısızlıklarımız bir an önce artık göz önüne alınarak şu yabancı sevdamızdan vazgeçerek hem Milli Takım bazında hem de kulüpler bazında gerekli seviyeye ulaşarak İspanya, İngiltere ve Almanya gibi ülkeleri artık yavaş yavaş yakalamayı başarır onlara kafa tutmaya başlarız.  

O zaman bahsetmişken bir de temsilcilerimiz son 5 sezonda Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi performanslarına bir göz atalım.




 UEFA Şampiyonlar Ligi

1 Çeyrek-Final 
1Son 16 Turu
3 Grup aşaması
3 Play-off
1 Ön Eleme Turları


2010-11 sezonu UEFA Şampiyonlar Ligi

•(4.Torba) Bursaspor - Grup aşaması
•(      -     ) Fenerbahçe - 3.Ön Eleme Turu

2011-12 sezonu UEFA Şampiyonlar Ligi

•(4.Torba) Trabzonspor - Grup aşaması

2012-13 sezonu UEFA Şampiyonlar Ligi

•(3.Torba) Galatasaray - Çeyrek-Final
(      -     ) Fenerbahçe - Play-off aşaması

2013-14 sezonu UEFA Şampiyonlar Ligi

•(3.Torba) Galatasaray - Son 16 Turu
(      -     ) Fenerbahçe - Play-off aşaması

2014-15 sezonu UEFA Şampiyonlar Ligi




(3.Torba) Galatasaray - Grup aşaması
(      -     ) Beşiktaş - Play-off aşaması



Belki de tarihimizde gördüğümüz kulüpler bazındaki en büyük Avrupa başarımız Galatasaray'ın 2012-13 sezonunda geçirdiği harika Şampiyonlar Ligi sezonuydu diyebiliriz. İngiliz devi 'Kırmızı Şeytanlar' Manchester United, CFR Cluj ve Braga ile aynı gruba düşen ve grubu 10 puan ile Manchester United'ın arkasında 2.sırada bitiren Galatasaray o sezona bomba gibi başlamış ve ligde de bu ilerleyişini sürdürmüştü. Burak Yılmaz'ın Avrupa'nın dev golcüleriyle o sezon yarıştığı Şampiyonlar Ligi Gol Krallığı listesinde de 12 gollü Portekizli yıldız Cristiano Ronaldo'nun ve 10 gol ile şimdilerde yıldızı parlak dönemini geçiren Bayern Münih'in Polonyalı yıldızı Lewandowski'nin ardından 8 gol ile 3.sırada kendine yer bulmuştu. Leo Messi gibi bir dünya yıldızını da geçtiğini eklemek gerek. 


Geçirdiği grup aşamasının ardından Son 16 Turu'nda Alman panzerlerinden Schalke 04 ile karşılan Galatasaray, ilk maçta rakibi ile 1-1 berabere kalmasına rağmen ikinci maçta rakibini 3-2 ile geçerek adını İspanyol devi Real Madird'in rakibi olarak çeyrek-finale yazdırmayı da başarıyordu. Drogbalı, Sneijderli Galatasaray, ilk maçta İspanya'da 3-0 boyu eğmek zorunda kaldığı Real Madird'e ikinci mücadele TT Arena'da cehennem gibi bir 90 dakika yaşatsa da 90 dakika sonunda 3-2 skor onlara yetmediği için toplamda Real Madird'e 5-3 geçilerek o sezon Şampiyonlar Ligi rüyasından da uyanmış oluyordu. Daha sonrasında da son 5 sezonda da Galatasaray'dan ileriye gidebilen bir Türk takımı bir temsilcimiz olmamış hatta çeyrek-finalden sonraki en iyi dereceyi de yine Galatasaray, 2013-14 sezonunda Son 16 Turu'na kalarak elde etmişti.






UEFA Avrupa Ligi

1 Yarı-Final
2 Son 16 Turu
4 Son 32 Turu
3 Play-off 
5 Ön Eleme Turları



2010-11 sezonu UEFA Avrupa Ligi

•(2.Torba) Beşiktaş - Son 32 Turu

2011-12 sezonu UEFA Avrupa Ligi

•(2.Torba) Beşiktaş - Son 16 Turu
(      -     ) Trabzonspor - Son 32 Turu
(      -     ) Bursaspor - Play-off aşaması
(      -     ) Gaziantepspor - 3.Ön Eleme Turu

2012-13 sezonu UEFA Avrupa Ligi

(2.Torba) Fenerbahçe - Yarı-Final
(      -     ) Trabzonspor - Play-off aşaması
(      -     ) Bursaspor - Play-off aşaması
(      -     ) Eskişehirspor - 3.Ön Eleme Turu

2013-14 sezonu UEFA Avrupa Ligi

(      -     ) Trabzonspor - Son 32 Turu
(      -     ) Bursaspor - 3.Ön Eleme Turu
(      -     ) Beşiktaş -
(      -     ) Fenerbahçe - 

2014-15 sezonu UEFA Avrupa Ligi

(2.Torba) Beşiktaş - Son 16 Turu
(2.Torba) Trabzonspor -  Son 32 Turu
(      -     ) K. Karabükspor - 3.Ön Eleme Turu
(      -     ) Bursaspor - 2.Ön Eleme Turu

Şampiyonlar Ligi'nin aksine biraz daha zorluk derecesi olarak daha düşük, kalite olarak daha düşük fakat yine de azımsanamayacak rakiplerle dolu olan bir diğer Avrupa kulüplerinin yarıştığı parkuru ise UEFA Avrupa Ligi'ni göstermek mümkün. Şampiyonlar Ligi'nde Galatasaray'ın tek ilerleyişinin aksine burada da şike davalarından yine bir sezon boyunca men edilen Beşiktaş'ın ve aynı şikayetlerden dolayı yakınan ve son günlerde alınan karar ile kumpas kurulduğu kesinleşen Fenerbahçe'nin bu kulvarda ilerleyen ve başarılar kazanan temsilcilerimiz olduğunu söylemek mümkün. Her yıl ülke puanımız sayesinde 4 takım ile katılabildiğimiz UEFA Avrupa Ligi'nde genellikle son 5 sezon da dahil olmak üzere 2 takımımız gruplara kalmadan elenmesi ve diğer takımlarımızdan da birinin grup aşamasında kalması belki de sıkıntı yaratan durumların başında geliyor.


En büyük başarı olarak gösterebileceğimiz ise net Fenerbahçe'nin 2012-13 sezonunda yarı-final macerası olarak gösterilebilir. O sezon UEFA Avrupa Ligi'ne katılan diğer temsilcilerimizin grup aşamasına kalamadan elenmesiyle oluşan hayal kırıklığına rağmen Fenerbahçe'nin grup aşamasında başarılı performansıyla Son 32 Turu'na adını yazdırmasıyla biraz olsun yüzümüzde oluşan tebessüm Fenerbahçe'nin Çek Cumhuriyeti temsilcisi Victoria Plzen'i geçerek adını Son 16 Turu'na yazdırmasıyla daha da artmıştı. Tüm ülkenin yüreğinin ağzına geldiği zamanlarda Fenerbahçe rakibini toplam skorda İtalyan rakibi Lazio'yu 3-1 ile geçerek adını daha önceden ulaşamadığımız bir seviyeye yazdırıyordu. Ülkemizi UEFA Avrupa Ligi'nde son 4 takım arasında temsil etmeye hak kazanmıştı. Rakibi Portekiz temsilcisi Benfica'yı ilk maçta 1-0 mağlup etmesine rağmen ikinci maçta 3-1 mağlup olarak toplamda 3-2 ile Benfica'ya boyun bükmek durumunda kalan Fenerbahçe belki de tarihimizin en büyük başarılarından birine imza atarak Avrupa'da adımızı son 4 takım arasında tanıtmıştı.

Bir diğer başarı ise üzerinden çok geçmeyen yine sözde şike davalarıyla uğraşan Beşiktaş'tan gelmişti. Kurduğu harika kadroyla, genç dinamik sistemini oturtmuş Slaven Biliç önderliğindeki Beşiktaş grup aşamasında 6 maçta 12 puan toplayarak namağlup lider tamamladığı grubunda İngiliz temsilcisi Tottenham'ı, Yunan Asteras'ı ve Sırp Partizan'ı geçerek adını Son 32 takım arasına yazdırarak o da tarihindeki en büyük başarılardan birine imza atıyordu.



Herkesin yine ümitlendiği yine bir başarı öyküsü yazılabilir mi acaba dediği dönemlerde, günlerde Beşiktaş, İngiliz devi daha önceden de tanıdıkları Liverpool'u ilk maçta 1-0 mağlup olmalarına rağmen İstanbul'da onlarında tanıdıkları Atatürk Olimpiyat Stadyumu'nda Tolgay Arslan'ın efsanevi şutuyla 1-0 mağlup ederek maçı uzatmalara ardından penaltılara taşımayı başarmıştık. Penaltılarda da 5-4 üstünlük sağlayarak saf dışı bıraktığımız Liverpool maçı ile de dengeleri alt üst ederek adınI Son 16 arasına yazıran bir Beşiktaş vardı sahada. Manşetlerde Beşiktaş, reklam panolarında Beşiktaş her yer siyah-beyaz rakip Belçika temsilcisi Club Brugge. Bütün hayaller bir anda patlıyor ilk maçta 2-1 mağlup olduğumuz maçın ikinci ayağında da Belçika temsilcisine 3-1 mağlup olarak UEFA Avrupa Ligi rüyasından da uyanmış, bir başarı hikayesi daha buraya kadar yazılarak defteri bu sezonluk da kapatmış oluyorduk.




Peki neden sadece bu başarılarla övünebiliyoruz? Neden finale kadar ilerleyemiyoruz? Nereye kadar gidecek bu kötü gidişat? Nasıl düzelecek bu sorunlar? Son yıllarda yaşadığımız sorunların da etkisi büyüktür fakat bana göre bu yönetim anlayışımızı da baştan aşağı değiştirmeliyiz. Milyonlarca dolarlar eurolar paralar verip gidip 30-40 yaşına gelip sözde dünya yıldızı aldık demekle futbolda 1 numaraya oynanmaz. 30-40 yaşına gelmiş adamın, oyuncunun zaten en iyi dönemleri geçmiş oluyor. Gidip o oyuncuya o kadar para saçmak yerine kaliteli bir tesis ile Avrupai kulüplerin yaptığı gibi alt yapıya sağlam bir yatırım yaparak kendi yıldızlarımızı Arda gibi, Hakan gibi, Nuri gibi yıldızlarımızı yetiştirsek fena mı olur? Tabi bunların arasında da sadece Arda'nın ülkemizden yetiştiğini de atlamak olmaz. Ülkemizde Milli Takım'da forma giyen yıldız oyuncularımızın neredeyse yarısından fazlası zaten Almanya'da doğup büyüme, orada futbola başlama oradan gelişme. Nereye kadar gidecek bu gidişat? Anlamış değilim. Sadece bu şampiyon oldular diye büyük kulüp ünvanı alan Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe gibi kulüplere değildir sitemim. Büyümek isteyen, şampiyon olup Avrupa'da bir yerlere gelmeyi hedefleyen bütün takımların, bütün Avrupa takımlarının yapması gereken hareketlerin başında geliyor. Boş verin şu yabancı merakını, kurun tesisi yetiştirin oyuncularımızı, geleceğimizi. Bu iş bu kadar mı zordur?

Uzun lafın kısası bu anlayış, bu körü körüne gidişatımız değişmediği sürece ne Milli Takım bazında ne de kulüpler bazında böylesine büyük diye tabir ettiğimiz Real Madrid, Barcelona, Bayern Münih gibi kulüplerin seviyesi; İspanya, Almanya gibi ülkelerin seviyesine ulaşmakta her zaman zorluk çektik, çekiyoruz ve çekmeye de devam edeceğiz...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder